29 Temmuz 2009 Çarşamba

Hıyarun İbn-ül Yahya

hıyarun ibn ül yahya ( biz ona kısaca h.y diyoruz), hicretten 1400 yıl sonra
doğmuştur. doğduğu gün beliren pek çok mucize, gelen kutlu kişininin müjdecisi
gibiydi adeta. o gün sabah saatlerinde başlayan sağanak yağış bir mucize olarak
durmuş yerini ışıl ışıl pırıldayan bir güneşe bırakmıştı ve alimler anlamışlardı ki değerli bir
şahsiyet duhul etmişti dünya'ya. o gün peşpeşe gelmişti mucizeler, akşam olunca
havanın kararması da şaşkına çevirmişti insanları, anlıyamıyorlardı olup biteni. oysa ki
alimler sevinçli bir telaş içindeydiler! biliyorlardı rableri onları düşünmüş, onlara
yeni bir alim yeni bir deha göndermişti.

secdeye kapanmış bir şekilde doğmuştu hıyarun ibn ül yahya. cahil doktorlarsa
"bebek ters geldi" diyorlardı. asıl şaşkınlık ise bebek hıyarun'un sıkı sıkı yumduğu avucu
açıldığında yaşanmış, avuçlarının içindeki dolarlar herkesi şaşkına çevirmişti. akıl almaz
bir şeydi. anasının karnında nerden bulmuş olabilirdi bu parayı, irkilmişti insanlar!
bir mucizeye tanık oluyor, o mübarek anı yaşıyorlardı. rivayetlere göre hemşirelerden
birine şöyle seslenmişti bebek hıyarun ibn ül yahya; "abla! sen motormusun?".

motorlara duyacağı düşkünlük henüz doğduğu gün, cenab-ı allahın dile getirttiği hıyarun
tarafından alemlere tebliğ edilmişti. hatta islam alimlerince rivayet edilirki "vahy kapısı
kapanmamış olaydı, ahzab 50 türü daha da genişletilmiş bir ayet o mübarek zata da indirilirdi".
böyle diyordu alimler.

hıyarun ibn ül yahya büyüyordu aklı hep şeyindeydi..! ibadetinde..!
motorları da düşünüyordu tabi ama asıl yoğunluğunu islam ilmine vermişti.
muaazzam bir şeydi islam, herşey yazılabiliyordu o'na dair.
amerikanca'ya çevrilmiş arapça kitapları, amerikanca'dan türkçe'ye çevirerek
başlamıştı yazarlık hayatına. bebekken bir mucize olarak dolarlarla dolu olan avuçları
yine dolar ve riyal gibi paralarla dolmaya başlamıştı.
allah yürü ya kulum demişti, hıyarun ibn ül yahya ise amuda kalkmış yürüyordu.
bir çok kitap yazmıştı, faydalı kitaplardı hepside, yararları tartışılmazdı!
sayfalarından külah yapılabiliyor içine kabak çekirdeği konulabiliyordu, hatta sıcak
havalarda yüze doğru tutulmak suretiyle sallandırıldığında, yüzde tatlı bir
serinlik hissi bile yaratabiliyordu. yine rivayet edildiğine göre, 0-6 yaş gurubu zekaya sahip insanlar üzerinde çok olumlu etkiler yaratabiliyor, aç karınla okutturulduğunda bu zeka gurubunun hazımsızlık ve uykusuzluk gibi pek çok rahatsızlığına iyi geldiği söyleniyordu.

hıyarun ibn ül yahya çağımız din büyüklerinin en önemlilerinden biridir.,
yine onunla aynı çağda yaşamak gibi bir onura sahip ve onunda yazdığı kitaplardan
külah yapılabilen ömer bin el çilçilakıl büyük alim hıyarun ibn ül yahya için şöyle demişlerdir; "valla klavyedeki tuş sayısıyla, ayakkabı numaramı çarpıp, üzerine de kayıtlı
seçmen sayısını eklediğim zaman mucize olarak, hıyarun ibn ül yahya beyin
kimlik numarası ortaya çıktı bu açıkça bir mucizedir""

hıyarun ibn ül yahya açıkçası bir devre damgasını vurmuş,onun fikirleriyle yetişip büyüyen genç insanlarsa başka bi takım insanlar için eğlence kaynağı olmuş, çok kıvrak zekalı(!) oldukları için sazan olarak adlandırılmış, saygı ve hörmet(!) görmüşlerdir. hıyarun ibn ül yahya eserlerinde pekçok yeni bilim adamları yaratmış, bilim çevreleri ilk kez duydukları bu bilim adamları ve teorileri yüzünden şaşkına dönmüş ve yapacak bir şeyleri olmadığı için de hıyarun ibn ül yahya'yı bilim dünyasına yeni yeni isimler kazandırmasından dolayı"fahri bilim adamı ismi uydurukçusu" ödülüyle ödüllendirmişlerdir.